21 Ekim 2012 Pazar

Minik Dantelli Çoraplarım…


Minik Dantelli Çoraplarım…

Dün yaptığımız çocukluk anıları muhabbetinden mi, yoksa bu aralar çocukluğumu özlememden midir bilmem aklıma geldi bu akşam minik dantelli çoraplarım. Beyaz minik dantelli çoraplarım vardı benim, beyaz mus çorabın üstüne giymeye bayıldığım, ne güzel görünürlerdi gözüme. Sonra düşüp kanattığım, mus çoraba yapışıp kuruyan yaralarım vardı, hayattaki en büyük acıyı o mus çorabın dizden ayrılması sandığım zamanlarım. Ayağıma hep büyük gelen ayakkabılarım vardı bir de, seneye de giyer, ayakları büyüyünce diye alınan. Ama hiçbir zaman tahmin ettikleri kadar büyümedi benim ayaklarım. Ayaklarım büyümedi de ben büyüdüm galiba. Bu küçük ayakların bu kadar yükü kaldıramamasından mıdır acaba, şu aralar hissettiğim ağırlık?

Şimdi dönsem o zamana, giysem beyaz mus çorabımı, üstüne minik dantelli çoraplarımı. Beyaz çoraplarımın kirlenmesine üzülsem, ayakkabılarımın büyük olması olsa derdim, sonra dizlerimi yaralasam, mus çorabı çıkarırken ağlasam. Saçlarım dolaşsa rüzgardan koştururken, oyuna dalıp açlığımı unuttuğum zamanda salçalı ekmek uzatsa annem, yanında oralet de verir belki. Babam gelse pazardan, demir kapının sesini duyunca koşsam, ne almış diye baksam elindeki poşetlere merakla. Meyve almıştır kesin, belki elma, belki mandalina, belki de mevsimlerden kıştır, kestane pişiririz maşınganın içinde. Sonra daha gerilere gitsem de bakkalın bizim buzdolabının üstü olduğunu sansam, annem ordan bir çikolata alıp verdiğinde başka olup olmadığını sorgulamasam. Dedem varken başka kimsenin elinden yemek yemesem yine, ananeme hacı, anneme moman(kocaman) anne, babanneme tüçük anne desem. Biraz daha geriye gidip, annemin koynuna girip uyusam sadece olmaz mı?

Minik dantelli çoraplardan çıkan güzel anılarım, şimdi içim biraz buruk, biraz huzurlu…